Ben Bir Yusuf İdim

Ben Bir Yusuf İdim
BEN BİR YUSUF İDİM
 
Yıllar geçmişti. Yerde gökte aramıştım. Yoktun. Hayaldin. Belki ünlü bir yazarın kaleminden dökülen hikayeydin. Kıvır kıvır kirpiklerin sürgün etmişti masmavi denizlere. Ben benden gitmiştim. Aslına bakarsan tebessümünle sol yanağında açan kan kırmızısı gamzene düştüğüm gün geçmiştim kendimden. Sen köşkler kraliçesi Züleyha’ydın. Ben, sana kavuşma arzusuyla bezirganını bekleyen Yusuf’tum. İklimler değişiyordu gözlerindeki ateşle. Gözlerine müptela müzisyen yüreğim, bambaşka dünyada bambaşka şarkılar söylüyordu. Sarı sıcak ağustosun ortasında sarı saçlarının teline gizlenen menekşe kokusuyla alevleniyordu içimdeki fırtına. Kıtalar aşan yorgun gönlüm, kaşlarına mahkum olduğundan bu yana hiç kalkamıyordu yerinden. Deniz, dalga, kumsal, balık hepsi seni anlatıyordu. Kafese tutsak kuş, kafeste nasıl özgürse ben de sende özgürleşiyordum. Doktorun bütün nehirleri kurutan sözü söylediği gün “Su akar yatağını bulur.” demiştin. 
 
Kaç dere, kaç ırmak, kaç nehir yatağını mesken tutmuştum. Kaç akıntıya kapılmıştım; kedere, hüzne, özleme, hasrete, yanık yüreğe sürükleyen. 
Soğuk mermeri sımsıkı tutuyordum. Özgürlüğe kavuşmanın hayaliyle suyun yatağını bulacağı günü bekliyordum. 
 
Musa AVCI

0 YORUMLAR

    Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...
YORUM YAZ